30 Ağustos 2011 Salı

pağfüğm for men for wimın

Bugün nautilus'te yürürken boyner'e girdim. Alt katta girişinin hemen ilk metrelerinde bizi parfüm bölümü karşılıyor. Artık parfüm esanslarının nasıl bir oranda birleştiği kısımdan geçtiysem artık, çok acayip bir koku çarptı burnuma. Küçükken, okul başlamadan bir gün önce babayı beklersin, akşam işten gelsin de kırtasiyeye götürsün okul alışverişine diye. Sonra büyük kırtasiyenin tekine gidersiniz, orada bin bir çeşit defter, kalem, boya takımı, vesaire vardır. Akşamın karanlığında dükkan kapanmadan az evvel işinizi bitirir de dönüş yoluna başlarsınız ya, o anda dank eder yarın okulların başlamasının verdiği garip heyecan. Bizim zamanında gittiğimiz kırtasiye tuna'ydı(şimdi nt oldu). Nasıl bir kokuysa işte o kokladığım, tüm bu hevesli ve gergin anları getirdi hatırıma. Koku ne garip şey vesselam. Bazen de koklarsın sana bir yerden tanıdık gelir de nereden tanıdık geldiğini çözemezsin, ne güzel bir meraktır o.

Kim bilir yazar burada ne demek istiyordu da, konuyu unutup bu kadarda bıraktı. Okuyanın hayal gücüne seslendim bu yazımda da. Öperim hayalgüçlerinizden

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Pink Floyd hangisi

Pink Floyd ne garip bir şey. Dinliyorsun kendini kaptırıp epey zaman, sonra diyorsun ki, yeter lan biraz dinlemeyeyim artık. Bir kaç ay geçiyor, yüzüne bakmıyorsun. Sonra diyorsun ki yine, lan biraz dinleyeyim, 1-2 albüm atıyorsun müzik dinlediğin araca. Ohooo, bir bakmışsın kopmuş gitmişsin, 1 aydır aralıksız dinlemişsin yine.

Bunu nereye bağlayacağımı merak eder gibi durdunuz. Aslında bir yere bağlamaya niyetim yoktu, ama bağlayayım.

En rahat benzerlik yapılan 3 şey var zaten: 1-Hayat, 2-Aşk, 3-Dostluk. Sırayla bu durumu 3üne de bağlayarak, hayat, aşk ve dostluk adına söylenmiş beylik laflara biraz dokunduracağım.

Hayatla ilgili bir bağdaştırma yapmamız gerekirse: Hayat da aynen Pink Floyd gibi, bazen her şey istediğimiz gibi olmasına rağmen, bu güzel gidişat bizde bir bıkkınlık ve manotonluk hissi yaratır. Rutinimize ara verip, farklı şeyler denemek, tekrar rutinimize döndüğümüzde ondan yine eskisi kadar zevk almamızı sağlar.

Diğer bir ögemizi(öge diy yazılıp öğe diye okumak da nasıl bir deli saçmasıdır) ele alalım şimdi de: Aşk da aynen Pink Floyd gibi, bazen her şey istediğimiz gibi olmasına rağmen, bu güzel gidişat bizde bir bıkkınlık ve manotonluk hissi yaratır. İlişkimize ara verip, farklı şeyler denemek, tekrar ilişkimize döndüğümüzde ondan yine eskisi kadar zevk almamızı sağlar.
Son olarak da dostluk: Dostluk da aynen Pink Floyd gibi, bazen her şey istediğimiz gibi olmasına rağmen, bu güzel gidişat bizde bir bıkkınlık ve manotonluk hissi yaratır. Dostluğumuza ara verip, farklı şeyler denemek, tekrar dostluğumuza döndüğümüzde ondan yine eskisi kadar zevk almamızı sağlar.

Tezimi yeterince iyi gözler önüne sergilediğimi düşünerek aklıma takılan başka bir hususa vur-kaç yapmak istiyorum. Böyle seksi sözler söylemeden önce, bunları tecrübe etmek gerekir mi, onu hiç bilmiyorum işte. Ben bu 3ünü mesela 15 dakika önce uydurdum, düşününce çok da gerek yok o zaman tecrübe etmeye. Koyvergitsin kafasıyla söz yazıyorsun, şansın varsa da 2-3 ergen görüp feysbukta paylaşıyor, sonra modern aforizma oluyorlar. Sevdim aslında bu işi.

Kalın sağlıcaknan

3 Ağustos 2011 Çarşamba

Dalgalandım da duruldum diye giden bir şarkı var. Açıkcası ne sözlerini biliyorum ne de melodisini ama isim güzel, hoş, akılda kalıcı.


Get Music Tracks! Make Your Own!