24 Ocak 2010 Pazar

Kar, ama Roman olanı değil




Sınav senesi falan diye baya boşlamak zorunda kaldık blogu. Yazmadıkça da paslanıyor insan, zaman geçtikçe daha zor geliyor yazı yazmak. 2010'a girmenin ve yıllardır hasret olduğum güzel kar yağışına kavuşmanın verdiği çoşkuyla birkaç şey karalamak istedim. Evet, bu yazının ana ateşleyicisi kar sanırım.

Kar deyince aklıma gelen ilk şey, okulların tatil olduğunu açıklayacak olan şişko valinin tv'ye çıkmasını spor haberleri başlayana kadar sonsuz bir umutla bekleyen Hugo'cu küçük Mustafa. "Eskiden İstanbul'da kar bir başkaydı azizim, insanlar yaşadıklarını hatırlıyordu" falan filan gibisinden cümleler için her ne kadar yaşlı bir ruh haline sahip olsam da, resmiyetteki yaşım bu tür ifadeler kurmamı komik gösteriyor. O yüzden ben daha ziyade karın zamanla bendeki etkisinin ne yönde değiştiğinden bahsedeceğim.

Dediğim gibi, kar eskiden mutluluğa giden yoldaki bir araçtı. Esas mutluluk okulların tatil olmasıydı. Bugün dershane, 3 saatlik uykudan sonra dinlemek zorunda kaldığım için dediklerini pek de algılamayı beceremediğim biyoloji hocasının mırıltılarının arasından, içinde bolca heyecan barındıran ve aniden ayılmamı sağlayan bir haykırış duydum: "aa, kar yağıyor!" Birden kalp atışlarım hızlandı, yüzüme "lan doğru mu cidden_?" ifadesiyle ani bir heves eşliğinde doğan bir sırıtış yayıldı. Hemen dönüp baktığım pencereden, daha uykusundan ayılamamış bir şekilde salınarak inen uyuşuk ilk kar tanelerini gördüm. Onları, kendisine gelmiş, dinç taneler takip etti. Resesif, otozom, gonozom falan koptum ben. Dışarıda gördüğüm beyaz şeyler bana hayatımda daha işe yaracakmış gibi geldi o an. Hiç yere mutlu olmuştum çünkü. İnsana, onu mutlu etmekten daha büyük yarar sağlayan başka bir şey var mıdır ki_? Mutlu oldum, kendimi daha iyi hissetmeye başladım durduk yere. Okullar zaten tatildi. Karın okul üzerinde bir etkisi olmayacaktı. Peki o zaman neden bu duyguları yaşamıştım_? Belki dünyada saflığın hala var olduğunu hatırlattığı, belki her kötülüğün üstüne bir örtü gibi serildiği ve onları gözler önünden kaldırdığı , belki de sadece yüzünde sanki bir sürü küçük parmak seni dürtüyormuş hissi verdiği için... Tam olarak bilemiyorum. Şunu farkettim ama; eskiden beni mutluluğa götüren araç görevindeki kar, şimdi bu kimliğinden sıyrılmış ve mutluğun ta kendisi halini almıştı benim için.

Bazen de yaşadığın anılar onlarca anlam yükler ve mutluluk için araçken tek başına mutluluk haline getirir pek çok şeyi. Küçük bir kahveciye, Alkım koltuklarına ya da şehirhatları vapurlarının üst katına sinmiş halde karşımıza çıkabilir bu mutluluklar. Ama daha da önemlisi bu mutlulukları yaşatan kişileri çevremizde bulundurmaya ve bu mutluluklara yenilerini eklemeye devam etmek sanırım.

Kar hala yağıyor, hala mutluyum.







Get Music Tracks! Make Your Own!