14 Şubat 2012 Salı

Yerinde Alışveriş

Geri dönüşmüş kağıtlardan yapılma bir defter aldım kendime. Bir de Faber-Castell'in güzel siyah kaleminden aldım(şu sıralar pek ender bulunuyor). Onlarla yazarken inanılmaz keyif alıyorum, fakat blog'un yeri de ayrıymış, şimdi yazarken fark ediyorum.

Telefonuma siyah bir koruma kabı aldım. Parmak ve zihin koordinasyonumun acizliği sürekli telefonumu düşürmeme neden oluyor. Telefonumun kapağı ve pili de metrobüse binmeye çalışır gibi bir çabayla fırlayıp uzaklara gitme hevesi içerisinde. Taktım şimdi kabımı, gönlümce düşürürürüm, tutmasaydım düşüyordun şakaları bile yaparım istersem. Ne güzel bir kap aldım. Sünger fırlatan tabancamdan sonraki en yerinde alışverişim oldu.

Yerinde alışveriş kadar insanı mutlu eden başka bir şey varsa o da portakaldır. Portakal hayatın bug'ı(hile gibi bir şey). Bir meyvenin insanı bu kadar mutlu edebilmesi ne kadar acayip şey. Ama konumuz yerinde alışveriş olduğundan, portakala hiç girmeyeceğim. Öyle biraz dokundum bıraktım, elime almadım portakal konusunu. Zaten bu metni de gizli mesajlı yazıyorum. Okuduktan sonra portakal yiyesiniz gelecek. Her 25. kelimede portakal olacak saklı saklı.

Konuyu şöyle bir döndüreyim yerinde alışverişe yeni paragrafımla. Ne de olsa durumum var, istediğim kadar paragraf başı yapabilirim. İlkokulda bir çocuk vardı sınıfta, paragıraf derdi. Selim'di sanırım. Ben dövmüştüm onu. Dövmek dediğim de yumruk attım yere düştü, burnu kanadı. Zaten o günden sonra daha kavga etmedim. Hazır dövmüşken, zirvede bırakmasını bildim. Hırslarıma daha o yaşta yenik düşmedim. Bazen merak ediyorum ama, dayak yemek nasıl bir şey. Gelseler beni dövseler güzelce, nasıl olurdu acaba. Kaşım falan patlar da dikişe gidersek kötü olur ama. Ben dikişten çok korkarım. Sadece sünnetimde dikiş attırdım ben. Kafamı 3 kere yardım okulda, her seferinde de ilk sorduğum soru" dikiş atılması gerekiyor mu" oldu. Allah'tan gerekmedi hiç bir zaman.

Yerinde alışveriş yapınca dünyalar benim oluyor. O kadar ki, benim dünyalarım çok geliyor bana, istiyorum ki birazını sana vereyim şöyle en yeşilliklilerinden. Senin benim lafı olmaz dünyalarda. Nezaket kuralıdır bu, daha önce duymadıysanız şimdi iyice belleyin. Diyelim ben çok mutluyum, dünyalar benim. 5 tane de dünyam var, ellerim kollarım hep dolmuş okyanuslarla, ağaçlarla falan. Aysu da mutlu ama 2 dünyası var. Çünkü o çok heveslenmeyi sevmiyor hayal kırıklığına uğramak istemediğinden. Ne yazık ki böyle olunca da sevindiği zaman 2 dünyalık seviniyor. Neyse efendim, benim 5 dünyam var. Diyorum ki "Aysu senin dünyalar bıcık kalmış(bıcık ergenlikte boy atamayan dünyaya denir), al benimkilerden sevdiklerini". Aysunun kolları falan küçük tabi benden, en fazla 2 dünyamı alıyor gidiyor. Etti mi Aysunun dünyaları 4 tane, oh mis. Benim de elim kolum rahatladı, dünyalarım düşecek diye korkmadan sistem sistem, galaksi galaksi gezdiriyorum artık dünyalarımı. Arkadaşlar, dünyalar sizin olunca, paylaşın birazını. Yükünüz hafifler, bir de olanı var olmayanı var. Bu karda kışta ne makbule geçer dünya verdiğiniz insanlara.

Yerinde alışveriş yapmak biraz şans işi. Doğru yerde doğru eşyayı eline alacaksın. Aşk gibi bir şey ama onun daha karmaşığı. Aşk daha kolay anlaması. En azından neden seni mutlu ettiğini anlaması. Sevdiceğin var işte, sıcak tutuyor içini, ferah tutuyor kafanı. Kedi gibi bir şey olsa gerek. Kedim olsa keşke, adını karabaş koyardım. Gülten öğretmenin bildiği 3 tane hayvan isminden biriydi karabaş. Diğer ikisi de tekir ve çomar. Hepsi erkek hayvan ismi. Dişi hayvan ismi hiç bilmezdi bizim öğretmen. Zaten çocuk psikolojisinden de anlamazdı. Erdemi falan döverdi hep. Noldu acaba o çocuk, soyadını bilsem eklerdim facebooktan. Öyle kalırdı sonra. Fotoğraf çekip, bilgisayarda çürütmek gibi facebooktan ekleyip de hiç görüşmemek.

Kaliteyi ucuza alınca da ayrı bi güzel oluyor hayat. Bayram olmasa da yarım gün tatil kıvamında geçiyor günün. Yarım gün tatili de oldum olası sevmişimdir. Yarım gün tatil tam günden daha da güzel zaten. Güne erken başlıyorsun, bir de okuldan sonra tatil olduğu için, tatilin de hakkını veriyorsun.

Velhasıl kelam, portakal işte.


Get Music Tracks! Make Your Own!